11 Ağustos 2012 Cumartesi

Anna İnceleme


afıza dediğimiz kavram çoğu zaman tutukluk yapar. Çalıştığınız dersi, söylediğiniz sözü, dinlediğiniz şarkıyı kimin söylediğini inat eder de size hatırlatmaz bir türlü. Hayatınızda ciddi anlamda bir değişiklik yapan olaylar, her ne iseyse hafıza o anın bir videosunu ya da anlık bir fotoğrafını büyük ihtimalle çeker. Çoğu zaman psikiyatrik rahatsızlıkların “köküne” inilmesinde de işte hafızanın bu nimetinden faydalanmaya çalışır doktorlar. Bundan sonra öykü denen hastalık süreç tespitine doğru yol alır sohbet ve tedavi, hastanın anlattığı hafıza menşeli video ve fotoğraflar eşliğinde başlar.

Daha önce hafıza kaybı temasıyla yola çıkan ve hayli ilgi gören Amnesia ile ilintilenen Anna, bakalım sadece “öykü” itibariyle mi bu oyuna benziyor yoksa ortada bir öykünme mi var?

Güneşli havada içinizin ürperdiği oldu mu hiç?

Oyunumuz gayet günlük güneşlik bir havada, çayır çimen gezer vaziyetteyken yakalıyor bizi. Karakterimiz unutmak istediği şeylerle ilgili cümleler sarf ederken bunlar bize konuşma olarak değil de ekrandaki yazılar olarak yansıtılıyor. Yapımın ilk anlardan itibaren size yaşatacağı en önemli şey, bilinmezlik hissi. Paldır küldür açık alanda başlanan oyun, takip eden ortalama 15-20 dakikalık bir sürecin ardından kapalı alanlara doğru ilerliyor ki bu ilerlemeyi sağlamanız için gerekli olan şey, alana serpiştirilmiş irili ufaklı bulmacaları çözmeniz. Aksi halde sıkışıp kalıyorsunuz bulunduğunuz yer her neresiyse. Tabi böyle durumlarda eğer arzu ederseniz oyunun ayarlar kısmından yardım isteme hakkınızı kullanabilirsiniz. Ne yapacağınızı motomot söylemese de, en azından sıkıştığınız durum için anlaşılabilecek üstü kapalı çözümler sunuyor oyun.


Oyuna işte böyle günlük güneşlik bir zamanda başlıyoruz. Hatta fazla mı güneşli ne?

Bu tarz oyunlardaki en önemli kısım olan atmosfer, hayli değişiklik gösteriyor yapımda. Zamanımızın büyük kısmını alan bulmaca çözme sekanslarındayken zaman zaman gaipten gelen konuşmalarla ortam gerilebiliyor, kasvetli müziğin devreye girmesiyle “Acaba bir şeyler mi olacak şimdi?” demeye başlıyorsunuz. Bunlara bir de size musallat olan garip olaylar ve yaratıklar da eklenince iş iyiden iyiye korkulu bir görünüme bürünüveriyor. Oyunun özellikle sizin karakteri yönlendirmenize göre mekânda çeşitli değişiklikler ve sarsıcı etkiler yaratması anlık olarak güzel korkutuyor. Yalnız bu korkutucu etmenlerin geçici olması, karakterin herhangi bir şekilde hayatta kalma mücadelesi vermiyor olması ve en önemlisi bulmacaların zorluğu ve yer yer anlamsızlığıyla baltalanması neticesinde verilmek istenen etki bir süre sonra yerini sıkıcı, boğucu ve içinden çıkılmaz anlar silsilesine bırakıveriyor. Bulmacalar zaman zaman mantıklı şekilde dizayn edilmiş olsa da, oyunun gerçeküstülüğünden de faydalanılarak hazırlanan bu gerçeküstü bulmacalar çözülmeyi beklerken, siz de uzun uzun saatlerinizi harcayabilirsiniz istemeden de olsa.

Oyundaki bulmaca çözümleri ise Amnesia’daki yapıyla paralellik göstermekte. Yani var olan fizik motoru sayesinde çevrenizdeki materyallerle izin verilen ölçüde etkileşime giriyor, kafanızdaki çözümü deneyip bulmacayı çözmeye çalışıyorsunuz. İzin verilen ölçüde dedim, çünkü her aklınıza eseni deneyemiyorsunuz. Bununla birlikte bahsettiğim fizik etkileşimleri için illâ ki fare hareketlerini kullanmanız gerekiyor. Yalnız sürekli yazmaktan sıkılsam da Amnesia’da benzer bir fizik etkileşimli bulmaca sırasında siz o etkileşimi gerçekleştirirken kamera o nesneye sabitlenirdi ve o görüş açısı rahatlığıyla bulmacayı çözme yolundaki adımları sağlıklı bir biçimde atabilirdiniz. Bu oyunda maalesef o rahatlık yok. Mesela bir çekmece mi açacaksınız, fareyi aşağı doğru sürüklediğinizde kamera da aşağı yönlü hareket ediyor. Ki bu durum olası anlık hareketler için kesinlikle olumsuz bir durum.

Sunum ve Teknik Detaylar

Oyuna başladığımızda tam anlamıyla bir sunum veya oyuncuyu bilgilendirici bir içerik olmadığından kabaca bahsetmiştim önceki satırlarımda. Ancak gerek menü gerekse oyunda gözlerimizi açtığımız ortam, sıradan korku oyunlarında anca rüyamızda görebileceğimiz kadar neşeli ve günlük güneşlik bir yapıda olduğundan, oyunun karşılaması konusunda görüşlerim hayli olumlu. Yapımın ilk aşamadaki ısınma turu tadındaki bu süreci oynayanı psikolojik olarak hırpalamadan geçiriyor olması değişik bir yaklaşım olmuş.

Oyun, özellikle bağımsız yapımcıların sıklıkla kullandığı Unity motoruyla geliştirilmiş. Motorun görsel ya da fiziksel uç noktalarını bilemediğim için pek bir şey söyleyemeyeceğim lâkin fizik etkileşimi konusunda yetersiz olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Oyuncunun doğrudan bulmacalarla uğraştırılması ve bu bulmacaların fizik motoruyla çözülebilmesi, fizik motorunun daha güçlü olmasını gerektiren bir noktaydı ki bu konudaki potansiyel net olarak kullanılamamış.


Ummadığınız yerlerden ummadığınız şeyleri bulabilirsiniz, dikkatli olmak şart.

Grafikler ise göze hoş gelse de, oyunun çeşitlilikten yoksun mekânlar ve alâkasız ışıklandırmaların (duvarlara yaklaştığımızda elimizde bir şey olmamasına rağmen oraların aydınlanması vb.) üstüne bir de optimizasyon konusunda sıkıntılı olması, yer yer performans kayıplarıyla birlikte, ekran kartınızın aşırı ısınması ve fanının en sakin görselde bile deli gibi çalışması olarak karşınıza çıkıyor. Bir de kamera hızının çok da hoş olmaması, hızın ayarlanmasına rağmen sürekli o bilindik rahat FPS kamera açısını hissedememek pek lezzetli olmamış. Bununla birlikte bazı yerlerde kontrollerin zaman zaman sıkıntılı olması ve istediğiniz gibi hareket edememeniz en kilit noktalarda deliye dönmenize sebep oluyor.

Müzikler çeşitli olmasa da genel bir kasveti yansıtması açısından fena değil, ancak doğrudan korkutma amaçlı ses efektleri beklemeyin pek. Hikâye akışı içerisinde duyacağınız konuşma sesleri ise hallice olmuş, zaten elimizde büyük bir prodüksiyon işi yok sonuçta. O bakımdan gayet yeterli ve güzel bile diyebiliriz seslendirmeler için. Yalnız grafiklerde anomali gibi seslerde de aynılıktan kurtulamamış geliştiriciler. Açmaya çalıştığınız bir kapıyı tam açsanız da yarım açsanız da aynı gıcırtı çıkıyor ki, o an bulunduğunuz halet-i ruhiye eğer gerilimle sarmalanmışsa, bu sesler ya da benzerleri tam anlamıyla turp suyu etkisi yapıyor oyun zevkinizde.

Son Sözler

Oyun, sahip olduğu potansiyeli daha iyi bir oyun deneyimiyle, ayrıca bünyesinde barındırdığı bulmacaları daha anlaşılır kılan bir oynanışla karşımıza çıksaydı çok daha iyi bir puan alacaktı bizden. Sunum konusundaki yetersizlik ve bilinmezlik mefhumunun abartılmış olması da eleştirilebilecek yerlerden.

Eğer, "Her şekilde yeni çıkan korku/gerilim oyunlarını oynarım, onlarsız yapamam, hele oynadığım oyunda birden fazla son varsa deliye dönerim!" diyenlerdenseniz veya şu günlerde yaşadığımız oyun durgunluğu arasında ucuz yollu bir çözüm arıyorsanız, Anna'yı Desura üzerinden satın alabilirsiniz. Hepinize iyi oyunlar dilerim. Sağlıcakla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder